cok entelim temali blog yazisi:
mustafa filmi/belgeseli beni buyuk bir hayalkirikligina ugratti. hakkinda bu kadar tartisma yapilinca, ataturk'un insan yonu filan denince hakikaten nebliyim mustafa kemal'in ihtirasli kisiligi, iktidari elinde tutmak icin basvurdugu ortodoks olmayan yontemler ya da en azindan 'bir salon adami olarak mustafa kemal' temali bir vals sahnesi neyim beklemistim, i ih.
olmamis can dundar, otur iki.
icinde yeni, daha once duymadigimiz hicbir sey yok: mustafa kemal karga kovalarken, savaslarda yer alirken, fikriye, latife, savarona, bitti. mustafa kemal'in insan yonu bir tek araya sikistirilan karanlikta uyuyamayisi mi?
bu aralar plato'nun devlet'ini, pardon daaa republic (Πολιτεία / Politeía)'ini okuyorum soylemesi ayip, yalniz okurken nasil havaya girip kendimi kasiyorsam sirtim agriyor on dakika sonra birakiyorum, donup tekrar desperate housewives seyrediyorum. benim kulturum sanatim da bu gadaa oluyo napcen.
No comments:
Post a Comment