Monday, October 26, 2009

dans dans, gurur ve entrika

dun onceki postlarimdan hatirlayacaginiz bahar'in 4. yasgunu partisine gittik. kurupasta, bir masanin etrafina toplanmis ortayasli teyzeler, ortalikta ciglik atarak kosusan 2-6 yas grubu tamami pembe giymis kiz cocuklari derken her 22 yasinda akli dengesi yerinde gencin hayalini kuracagi ideal bir partiydi. alkol su gibi akti, sevimli komedyen mehmet ali erbil esprileriyle davetlileri kirdi gecirdi.

partinin sonlarina dogru cocuklar buyuk bir nese icinde sandalye kapmaca oynamaya giristiler. onlarin bu sen haline bakarak kardesimle "bizi de alsalar aralarina biz de oynasak" diye hayallere dalarken birden aklim basima geldi. oynanan oyunun buyuklugune kucuklugune, kazanana verilecek bir odulun olup olmamasina, rekabetin derecesine, rakiplerin seviyesine bakmaksizin her oyunda bunyesini acayip bir hirs kaplayan ben, buyuk ihtimalle allah yaratti demez, bunlar 5 yasinda sabi subyan demez, cocuklari ittirmek, saclarini cekmek, gerekirse altlarindan sandalyeleri cekmek gibi machiavelli'nin gururdan gozlerini yasartacak yontemlere basvurur, o oyunu kazanmak icin elimden geleni yapardim.

analar babalar, cocuklariniz umraniye canavari'nin elinden ucuz kurtuldu, haberiniz yok.

Saturday, October 17, 2009

leyla

bugun televizyonda rafet el roman'in eski bir sarkisi olan leyla'nin klibini gordum. rafet el roman bir yandan guzel bir hatuna sarilmis sacini oksuyor bir yandan da

sen gideli leyla'm
karardi dunyam
hic yasamadim
bir sey anlamadim
leyla
sarilsam sana
dalsam ruyalara

diye sarkisini soyluyor.

simdi, bu klipteki leyla'nin kimligine dair ortada iki ihtimal var: birincisi, klipte rafet el roman'in sarildigi kadin leyla, ki bu durumda hali hazirda sarilmakta oldugu kadina "gittiginden beri gun yuzu gormedim leyla, keske sarilabilseydim sana" diye sarki soyleyen bir rafet el roman var elimizde. su halde kendisi agir sizofren, gerceklikle baglantisi kesilmis desek yeri. eger durum buysa kac git kizim bence oradan, klipten aldigin iki uc kurus deger mi ruh hastasi mi ne oldugu belli olmayan adamla ugrasmaya.

diger ihtimal ise leyla baska birisi ve sarki ona soyleniyor. eger oyleyse, o da ayri bir rezalet. adam leyla'ya olan askini baska bir kadina sarilip o sekilde ilan ediyor. hic utanmasi sikilmasi da yok. leylam, guzel evladim, sen nasil bu adamin askina sevgisine inanip da gittigin yerden donup geleceksin yavru kusum? ayrica rafet el roman cidden inaniyor mu boyle bir don gel cagrisinin etkili olacagina?

iki senaryo da birbirinden kotu be leylacim, adam ya sizofren ya hem poligam hem salak. bak gordugun gibi her halukarda sen zararli cikiyorsun. bana sorarsan yol yakinken vazgec bu sevdadan, hazir kalkip gitmissin de, sakin donme, gerekiyorsa estetik ameliyatla filan yuzunu degistir hatta. bu adamin sagi solu belli olmaz, sonra dediydi dersin.

Wednesday, October 7, 2009

pamuk pirenses ve yedi cuceler

annem son yarim saattir uc dakikada bir salondan odama gelerek yemekteyiz'de ev sahipligi yapan "Pirenses" hanim'in marifetlerini anlatiyor.

'madem ki ismim pirenses, hakkini vereyim' diyen bu hanim, annemin anlatmasina gore programdan once, yemek bile hazirlamadan kalkip kuafore gitmis, sacini yaptirip bir tac (tiara?) takmis, eski zaman usulu bir elbise giymis ve su anda kapiyi saray soytarisi kiligina soktugu bir cuceye actiriyormus (unlem soru isareti afallama isareti nokta)

ben de kendimle bu kadar barisik, bu kadar sosyal kaygilardan azade olmak, mahkeme karariyla adimi Dirakula'ya cevirtip is gorusmeslerine elimde iki kazik ustumden zincirler sallanarak gitmek istiyorum.