Monday, November 28, 2011

cumbur cemaat

gecen sene, kardesimin beni ziyarete geldigini bilmeyen amerikali oda arkadasim yan odadan gelen anlamadigi turkce seslerden dolayi kendi kendime konustugumu sanmis. bu yanilgi ortaya cikinca epey gulduyduk. haliyle, komsuma guldugum icin en kisa zamanda basima gelmesi kacinilmaz oldu.

odada kendi kendime sesli konusuyorum. aksamlari yatmadan once mesela, 'cocuk simdi uyuyacak' diyorum yuksek sesle. kendi yapacagim isi, kendime ucuncu sahista haber veriyor, eldeki imkanlar cercevesinde uc kisilik konusmayi tek basima yurutuyorum.

onu baya kaniksadim da, az once yere dusen yastiga 'simdi oraya dusmeyecektin bebiktom' deyince soyle bir irkildim. sonra da amaaan dedim, boyle hossohbet, eglenceli, zeki birileriyle konusmak kisiye her zaman nasip olmuyor, koy dedim sezen ordan hepimize bi cay, icelim guzelleselim.

(meraklanmayin, yastiga da cay koymadim- o cezali)

Thursday, August 11, 2011

bahtsiz bedevi israil collerinde

kardesim israil'de. bir kac gun once skype'dan aradi bizi. daha onceki konusmalarimizdan birinde kendisine yeterince ilgi ve sefkat gostermedigimden yakindigindan ben de elimden geldigince bu durumu duzeltmeye karar verdim:

-oo kardesim, canim benim, seni ben pek cok pek cok severim. sarilirim, operim, kaslarini tararim, dislerini fircalarim, burnunu karistiririm, sumugunu yerim...
-abla ben odamda internet cekmedigi icin ortak salondan ariyorum ve burda turkce bilen insanlar var
-... ee, sey, sihhat ve afiyettesinizdir insallah selin hanim?

Thursday, July 28, 2011

bir arkadas

kotu blog yazisi yazma husuunda sinir tanimadigimdan ve bu aralar da anlatcak ilginc bisiler olmadigindan iki gun once bir arkadasin basindan gecen bir olayi anlatmaya karar verdim.

iki gun onceki final sinavinda hoca bize risk nedir diye sordu, bizim bu arkadas da ne cevap yazsa begenirsiniz...

neyse bu tatsiz sakamdan sonra esas anlatmak istedigim olaya baglaniyoruz degerli okurlar. soz sende esas olay:

pek kiymetli c'cigim, gecen gun karfur'a gitmis alisveris icin. kasada da cok tatli bir cocuk varmis. cocuk c'nin aldiklarini birer birer okuturken hafif flortoz bir havayla -ve fransizca, cunku hayla menton'dayiz- 'oo parti nerde' demis. heyecan yapan c de, bir yandan hizli dusunup isveli bir cevap verme gerekliliginin baskisi, bir yandan az bildigi fransizca'nin yarattigi gerilim neticesinde (hin hin hin -diye verelim alttan jaws muzigini)hizla ilerleyen saniyelere ve cocugun kasadan gecirip durdugu sebzelere bakarak 'parti, sebze partisi, bu aksam sebze partisi var' diyebilmis.

menton'da aptallasan tek kisi ben degilim yani- kendimi temize cikartmak icin de arkadasimi satmaktan hic cekinmem!

Friday, July 8, 2011

faransada gezen vespaya binen bir umut sarikaya hipsterinin maceralari

sevgili okuyucu,

sizlerden gelen yogun istek uzerine uzun suredir devam eden sessizligimi bozmaya karar verdim, bomba bir albumle karsinizdayim.

neyse sadede geliyim. faransa'dayim. guya faransizca ogrenicem. ama ogrenemiyorum. niye? cunku bu is icin sece sece allahin menton'unu secmis bulundum. menton italya sinirina yuruyerek 15 daika uzaklikta, sokaklarinda fransizcadan cok italyanca konusulan bir gasaba. faransiz emeklilerin florida'si olan bu guzide kasabamiz aksam 9'da son bulan renkli gece hayatiyla goz dolduruyor. neyse, ben zaten faransizca ogrenmek icin burdayim, aksam dersimi calisip sutumu icip uyuyorum (yalanim varsa beni vursunlar). ama ne zaman yolda belde biriyle fransizca konusmaya kalksam kadin/adam once italiano? diye soruyor (ay ay beni avrupa'da italyan sandilar) sonra da ingilizce konusmaya basliyor. benim anavataninda fransizca ogrenme hayalim de boyle boyle bade oluyor. hani fransizlar suratsizdi, hani ingilizce bilseler bile konusmazlardi? niye kandirdiniz beni? ne istediniz benden, tertemiz sevgimden? bunlar bilmeseler bile "bunun uyduruk fransizcasina katlanmaktansa..." diye dusunup sanirim, azimle ingilizce konusmaya calisiyorlar.

zaten benim ne kadar konusabildigimi de sekil 1a uzerinden inceleyelim sindi: gecen aksam yemege gittik grupcanak. ben tuvaletin yerini sordum, tarif ettiler, gittim bulamadim. orda dikilen beyaz gomlekli birine burda mi calisiyorsunuz diye sordum, bu arada allahim deminden beri fransizca konusuyorum diye sevindirik olmustum ki allah cezami verdi, alem bana guldu; adam hayir calismiyorum dedi ve ben o an yaklasik 30 sn'dir fransizca konusarak butun fransizca rezervlerini tuketmis, butun tersanelerine girilmis bir insan olarak sapsallasip gayet cakma bir fransiz aksaniyla adama "sorry" dedim, daha dogrusu soği dedim. iste 5 haftanin sonunda fransizcamin geldi nokta budur. cekce ogrenmeye calisirken (onun da bir hayrini gormus degilim elbette) her konusmam gerektiginde mallayip azimle fransizca konusmaya calisan ben simdi de fransizca ogreniyim derken devreleri iyice yakarak iki kurusluk inglizcemin de icine tukurup bu defteri gururla kapatiyorum.

sampiyon cimbom! (bunu da devrelerin ne gadee yandigini anlayin diye yazdim, zaten cimbomlu bile degilim, o gadee yandi iste)


esen kal sevgili kari, au revoir- doktoğ ğöno paği

Thursday, April 28, 2011

bazi yalnislarimiz elbette olmustur

iki gun once derste ingiliz dili ve edebiyati dorduncu sinif ogrencisi bir kiz (yani bolumu bitirmek uzere, iki hafta sonra mezun oluyor) derste bir mevzuya ornek verilen great expectations ve david copperfield icin 'bi saniye kimin kitabi onlar' diye sorup cevabi not aldi.

bugun yine ayni kizin yazdigi kitabi yayinlamak icin hem random house'in hem de penguin'in teklif verdigini ogrendim.

bu hayatta bazi seyleri cok yanlis yaptigima an itibariyle kani olmus durumdayim...

Wednesday, March 30, 2011

Besiktas (sporlu blog, icinde fitbol var)

-Gida boyasi cocuklarda davranis bozukluguna neden oluyormus
-Ben hic yemiyorum zaten renkli bir sey
-Ben de yemiyorum, bir tek siyah beyaz yiyorum

Tuesday, March 29, 2011

Bach! Sanat!

Toplasin bakayim yamacima!

Bu bol unlemli giristen sonra yine yaratilan heyecana uygun olmayan sacma sapan bir blog yazisi: Bu aralar odevler ustuste geldi, bir de okul korosuna girdim, sarki ogrenmem lazim, 8 dakikalik sarkiyi sekiz saatte ogrenemedim desem yeri, vergi formlari doldurup gondermem icap ediyor, okulun donem sonu nedeniyle 40 cesit ayri burokratik islemi var, iste boyle iyice bunalmisken gecen gun kendimi koro sarkilarini rahat ogrenelim diye internete yuklenmis dosyalar sayesinde midi formatli Bach esliginde gobek atarken yakaladim. Baya bildigin odanin ortasinda midi dosyasi yandan vik vik vik ederken Bach'a gerdan kiriyorum. Insanoglu Ask-i Memnu'daki Behlul maskeli kina gecesinden beri boyle azap verici bir sahneyle karsilasmamistir diye tahmin ediyorum.

Allah sonumu hayretsin.

Not: Bu arada Anjelika Akbar'in kesinlikle bir bildigi varmis, cidden fena olmuyor, yandan yandan.

Sunday, January 16, 2011

Baba

Bugunku kompozisyonumuzun konusu baba. Babalar. Yani evimizin diregi, yagmur demeden camur demeden gecesini gunduzune katarak calisan ve eve ekmek getiren insanlar (Baba konseptimin duygusalligi goz yasartiyor. Baba: bana ipod alan insan)

Babalarimiz ayni zamanda Yok Boyle Dans'i seyrederken bizden en az on kilo hafif tartan Burcu Esmersoy'un bizden daha zayif olmadigi iddia eden elleri opulesi insanlardir. "Goz var izan var baba, su kadinin karnina filan hic bakmiyor musun, kadinda hic gobek yok resmen" itirazima da o kadar saskin bakti ki, televizyonda curetkar kostumlerle dans eden sarisin bir Burcu Esmersoy'a alici gozle bakmadigina da, beni Burcu'dan zayif sandigina da cidden inandirdi beni.

Cok namuslu, terbiyeli, efendi adam masallah; bence annem bunu kacirmasin.
Ben de sizi cok sevdim beyamca, size baba diyebilir miyim?

Saturday, January 8, 2011

deli deli olma

iki gun once kardesime dur sana sozluk'ten okudugum bir espriyi yapayim diyerek once koluna parmagimi batirip 'sana domuz gribi asisi yaptim' dedim, sonra da omuzuna parmagimi batirip 'simdi de omuz gribi asisi yaptim' dedim. bu yasima basima cok uygun sakaya iki saat guldukten sonra 'bu sakanin fikir annesi sozlukten birisinin dort yasindaki cocuguymus' diye izahta bulundum. kardesim de 'abla bu sakayi ben kendim dusundum desen de inanirdim, senin cizgine uygun' dedi.

bugun de internet uzerinden goruntulu konusurken kafama tuhaf bir bicimde taktigim tokanin toka olduguna inanmadi, nihayetinde cikarip gosterince de 'ben onu pervaneli sapka gibi bir sey sanmistim' dedi. (allahtan huni demedi)

iste o sapka:


23 yasinda, 4 yasinda cocuklarin soyleyip guldugu seyleri soyleyip gulmesi olagan karsilanan, kafasina pervane takmasi toka takmasindan daha yuksek bir ihtimal olarak gorulen genc bir bagyanim.

bu iyi bisi di mi? icimdeki cocugu oldurmemisim di mi? bunlar hep ondan oluyo di mi?

Monday, January 3, 2011

Shakira

Gecen gun ailece Shakira'nin son klibi Loca'yi seyrediyoruz. Shakira gordugumuz kadariyla bir on kilo filan zayiflamis.

-Shakira ne kadar zayiflamis
-Evet, ama bence eski hali de guzeldi
-A, Shakira mi o? Ben onu Shakira'ya benzemeye calisan biri sanmistim.
-Bu kadinin Shakira'ya benzemesi icin bence on firin ekmek yemesi lazim.