Sunday, January 31, 2010

katar katar trenler

kardescegzim, yavrucagim katar'a gitti. bu aralar yazacak bir sey aklima gelmediginden son konusmalarimizi paylasayim dedim:

- abla burda herkes cok zengin, insanlarin cantalarindan ikiser ucer blueberryler dokuluyor
-hahahaha, telefonunun tuslarinin numerolari bile silinmis pis fakir, blackberry demek istedin herhalde, yuksek sosyete icinde senden kardesim diye bahsetmeye utaniyorum resmen
-simdi sen pek bilmiyor olabilirsin, turkiye'de yasadigin icin yuksek vergilarden dolayi sizin sosyete alamamis olabilir. biz araplar burda blackbberry'nin yeni modelini kullaniyoruz adi da blueberry.
-bir 'buluberi' icin iki dakikada turkluk onur ve gururunu sattin. deveye binen, collerde gezen, pis arapligi benimsedin. holdeki ataturk resmi agliyor su an biliyor musun?

bu son mailimden sonra kendisinden haber alinamadi. ama kurumumuz basin ilkelerine saygili, gazetecilik ahlakina vakif bir yapilanmadir. kendisi yukaridaki suclamalara yazili veya sozlu cevap verdigi takdirde, eger isterse, cevabi yine bu sayfadan kamuoyuna iletilecektir.

saygilarimla
libra serafettinabla

Saturday, January 16, 2010

annem ne demek istiyor -2

evde istenmiyor olusumuzu icime sindiremedigimden anneme dun kardesimle bizi ust uste yigmak pahasina elde edecegi depoya ne koymayi planladigini sordum:

-dikis makinesini filan koyarim
-sen ben bu dikis makinesini kullanmiyorum aticam artik demiyor muydun?
-supurgeyi de koyarim, koyacak bir sey bulurum

oda ortadan ikiye bolunecek; bir yariya benim yatagim, kardesimin yatagi, iki kitaplik, iki komodin, bir calisma masasi ve gardroplar, obur yariya da atilmasi dusunulen dikis makinesiyle supurge konacak.

dunyada esyalari rahat ettirmek icin insanlarin saga sola tikistirildigi ilk ev bizimkisi herhalde. ben burdan umudu kestim. evinde beslemek uzere evcil hayvan arayan?

Thursday, January 14, 2010

annem ne demek istiyor?

annem cok bayilmasa da ben su an oturdugumuz evden oldukca memnunum. annemin de memnuniyetsizligi neden kaynaklaniyor tam olarak anlayabilmis degilim.

gecen gun sey dedi mesela: sizin odayi duvarla soyle ortadan ikiye bolsek, yarisini depo olarak kullansak size yine de baya yer kalir gibi (kalan yere yan yana yapisik yataklarimizin bile sigmasi mumkun degil). su an bizim olan odaya da zaten onun 'eve gelen giden oluyor. iki kardes iki odayi zapt ettiniz, sizin ikinizi ayni odaya alalim, obur odayi misafir odasi yapalim' demesiyle dolustuk.

bir ay kadar once de mutfaktayken durup dururken 'kardesin universiteye baslasin da rahat rahat yerlestireyim su dolaplari' demisti. kardesimin universiteye baslamasiyla rahat rahat yerlestirilen mutfak dolaplari arasinda bir ilgi kuramamistim acikcasi.

kendisinin zaman zaman bir bize, bir kitapliklarimiza bakip 'bunlar ne zaman gidecek bu evden' diye ic gecirdigi de vaki. kitapliklari kast ediyor tabi. 'ileride biz babanla ikimiz kalinca bu evde, su evin sikis tepisliginden de kurtulmus olacagim' derken evi sikis tepis yapanin hala sakladigi 30 senelik ceyizleri oldugunu ummak istiyorum.

annem bize bir sey anlatmaya calisiyor ama ne? cozemedim henuz.

Sunday, January 3, 2010

bilgi cagi, internet, kitap okumak

eksi sozluk'te dun cok atesli bir kitap okuma tartismasi dondu. kitap okumanin eksikliginin hissetmemenin buyuk bir kayip oldugunu savunanlarla 'uzay cagi'na girdigimiz su gunlerde internetler filan dururken hayla daha kitap mi kaldi'cilar birbirlerine girdiler.

ben sahsen tabi ki bu tartismada internetcilerin tarafini tutuyorum. bilgi edinmek istiyorsam acip internete, wikipedia'ya bakmak yerine sayfalarca kitap okumanin mantikli bir tarafini goremiyorum. kitap zaten cok statik, kendini guncelleyemiyor. simdi herhangi bir saygin yayinevinin yayinladigi herhangi bir kitabi acip baksam, hicbirinde tavani michelangelo tarafindan resimlenmis 16. sapelden (sixteenth chapel) bahsedilmedigine adim gibi eminim. ama internet oyle mi, tak yaziyorsun "sixteenth chapel" diye google'a, istemedigin kadar site, resim aninda karsinda (sipesil tenks tu steven pinker for di inspireysin).

yok ben illa kitap okucam diyorsaniz da sparknotes'da ozetleri var kitaplarin, aradaki laf kalabaligiyla vakit kaybetmeyin, ordan okuyun. bu kiyagimi da unutmayin.

http://www.newyorker.com/humor/2009/11/09/091109sh_shouts_cowen